25 Ekim 2007 Perşembe

MARMARA ÜNİVERSİTESİ ŞEHİTLER İÇİN YÜRÜDÜ

Bu sabah ülkem ve kendim için çok iyi bir şey yaptım.Marmara Üniversitesi öğrencileri olarak 'ŞEHİTLRİMİZ' için yürüdük.Birkaç arkadaşım ve ben sabah saat 10:00 sularında Göztepe kampüsünün yolunu tuttuk.Kampüse vardığımızda karşımızda gördüğümüz kalabalık bizi inanılmaz heyecanlandırdı.Binlerce öğrenci ellerinde bayraklarla yürüyüş için sabırsızlanıyorlardı.O manzarayı görünce inanın insanın tüyleri diken diken oluyor.İçinizdeki ürpertiye engel olamıyorsunuz.Yağmur yürüyüşümüz boyunca durmaksızın yağdı fakat kimse bundan rahatsız olmadı.Ne şartlarda olursa olsun sesimizi duyurduk.12 şehitimizin ismi söylenerek yapılan yoklamada hepimiz 'Burdaaa..' diye bağırdık..



Yürüyüşe uykusundan dersinden feragat edip gelen tüm öğrencilere,pencerelerinden bakıp alkışları ile bizlere destek olan insanlara,araç sürücülerinin kornaları ile yürüyüşümüze katılmalarına,kaldırım kenarlarında göz yaşları ile alkışlayarak bizlere destek olan annelere, babalara....Katılan herkeze,duyarlılığını gösteren herkese teşekkürler..
Biz varız..Ve biz burdayız...

http://www.youtube.com/watch?v=chHNQeFVE-A

22 Ekim 2007 Pazartesi

SEVGİLİMİN HEDİYESİ



Uzun bir ara vermiştim yazdıklarıma.Bu aralar ödevlerle o kadar meşgulümki hiçbirşey ile ilgilenemedim.Bu fotoğraf dün saat 17:45 civarlarında Moda'da çekildi.Ve yine uzun bir aradan sonra sevgilimle başbaşa bir gün geçirdik.Tıpkı eskisi gibi.Güne biraz geç başlamıştık,küçücükte olsa küsmüştük birbirimize:)ama sevgilim sonra bana çok istediğim o kitabı aldı.Bir süre öne Canan Tan'ın ''PİRAYE''isimli kitabını okumuştum.



Ve diğer kitabı ''YÜREĞİM SENİ ÇOK SEVDİ''yi okumak istiyordum. (Kitabın kahramanlarının isimleri de sevgilim ve benim ismimle aynı olunca kitabın met edilmesinden çok bu merakımdan dolayı okumayı arzu ettim.) Kışın yavaştan yavaştan gelişi de bize ayrı bir hüzün veriyordu.Sıcacık bir sahlep söyledim kendime,tarçının kokusu bile yetiyordu üşümeye.. Sonra kitabın sayfalarını araladım.İlk önüme çıkan bir 'ÖLÇÜ' idi. Yani NAZIM HİKMET'İN dizeleri:


Sevebildiğin müddetçe


ve sevebildiğin kadar,


sevdiğine her şeyini verebildiğin müddetçe,


ve verebildiğin kadar gençsin.

Daha sonra sevgilim aldı kitabı elimden,şimdide son sayfasını aç bakalım dedi.Açtım son sayfasını kitabımın;küçük petitomdan bir not vardı:

Yüreğim seni çok sevdi,

ve ömrümün sonuna kadar da

sevmeye devam edecek!!!

Şimdi tüm ödevlerimi halledip bir solukta okuyacağım kitabıma başlamak için sabırsızlanıyorum.

Teşekkür ederim sevgilim,kırık kurşun kalemim,sebebim,seçimim,nefesim benim....

14 Ekim 2007 Pazar

BAYRAM DÖNÜŞÜ

Bir bayramı da geride bırakarak evimize döndük..Hayatımızda bayramların hep farklı bir yanı olmuştur.Yıllardır bayramlarımızın ilk akşamlarını anneannemin evinde yemek yiyerek geçiririz.Uzun masalar kurulur,hep birlikte yemekler yenir.Her yıl bölgedeki bütün evlerde baklava yarışları yaşanır.Bizde afiyetle tadarız.Hatta öyle anlar gelir ki baklavadan nefret ettiğimiz bile olur:p Bu bayramda da yine teyzem,kuzenlerim,eşleri hep birlikteydik.

Sevgilimin boğazda tuttuğu 4 kilo balığı afiyetle yedik.(kişi başına 365gr :) )
En güzel yanlarından biri bu bayramın;iki yeni üyemiz vardı aramızda.Biri küçük Doruk'umuz diğeri de sendin sevgilimm..Herkese mutlu bayramlar...

9 Ekim 2007 Salı

BENİM ŞEKER PORTAKALIM




Bu gün yine tüm günüm okulda geçti.Bir kaç gündür sevgili eserimden bahsetmek istiyordum ki sonunda bugün blogumla ilgilenmeye vakit buldum.Okula ilk gittiğim gün çalışmamı üst kattaki vitrinde görmek çok hoşuma gitti.Ne kadar güzel bir duyguymuş dedim:) Aslında bu çalışma,hayal kutusu adı altında bir ödevdi.İçimdeki çocuğu kafamdan çıkarmak,düşüncelerimi kırmak,iyisiyle kötüsüyle herşeyi aşmak,kendimi kırmak çalışmamın esas fikriydi.Bu benim gerçekten en sevdiğim çalışmam.Çalışmamın kapsamındaki tüm düşüncelere katıldığım doğru fakat içimdeki çocuk:sen başkasın..Tıpkı 'ŞEKER PORTAKALI'kitabındaki küçük Zeze'nin içinden konuştuğu xururuguinho(Zeze'nin şeker portakalı ağacı) gibi benimde içimden konuştuğum o ses.. Seni bırakmaya hiç niyetim yok..:)

6 Ekim 2007 Cumartesi

GİDİŞİN BÖYLE Mİ OLACAK SEVGİLİM?

Odamda oturmuş,kuzenime yapacağım resme başlamıştım.Tam o sırada dışarıdan gelen(ülkemizin alışkanlığı)asker uğurlama sesleri dikkatimi çekti.Küçük balkonuma çıktım.İçim acıyla doldu.Sevgilim de böyle mi gidecekti?İkimizde hiçbir zaman böyle bir uğurlama istemedik..Sessiz olmalıydı herşey ve ben içimde acımla kavrulmalıydım o giderken.Bir an o günü düşündüm,sevgilimin gideceği günü..Ne kadar da az kalmış öyle değil mi dedim kendi kendime ve önümdeki resmi kaldırdım hırsla yeni bir tuval koydum önüme bir yandan ağlıyorum,bir yandan içimi kusuyordum tuvale..,
AMA,
Böyle mi olacaktı gidişin? Bu kadar çaresiz mi kalacaktım..Dışımdan bakıldığında renkli ama içi karışık mı olacakatım böyle.
Tüm öfkemi aldım bu resimle..
Sonra çevirdim arkasını tuvalin ve sana döndüm yüzümü şunları yazdım:
'Bu gidişinin resmidir sevgilim,
İçimde böyle hırçın olacak gidişin.
Bu gün 5Ekim 2007 ve senin olmadan ölmek istemiyorum..
Parmaklarım küflenmeden al beni,
Geleceksin biliyorum,bu tabloyu evimize asacağız.
Geldiğinde büyümenin kavramını anlamış olacağım.
Ve geldiğinde; noktalar birleşip,çizgiyi oluşturacaklar..
Bizi!..'
Kimsenin sevdiğiyle küçücük bir adım kadar bile ayrı düşmemesi dileğiyle...

3 Ekim 2007 Çarşamba

İÇİMDEKİ KIŞ TEMİZLİĞİ


Günlüklere veda etmenin vakti geldi.Uzunca bir süredir düşündüğüm şeyi yapmaya koyuldum sonunda.
Elimden düşüremediğim defterlerimi bir kenara kaldırdım bugün.Etrafı derledim topladım,boyalarımı bir kenara fırçalarımı bir kenara koydum.Okulum da açılıyor artık ve benimde kendime dönüşüm için bir sebep gerekiyordu.Bahar ayların da yapılan temizlikler gibi,artık içime dönüp kendimi temizlemem gerektiğini hissettim.Sonunda kendimi bu yazıyı yazarken buldum.Şİmdi çok mutluyum,artık ilgileneceğim bir blog um var,işte bu bile içimdeki temizliğe yetiyor inanın...